
DİVRİĞİ ULU CAMİİ’Yİ TANITIYORUZ
Odamız, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Divriği Ulu Camii’nin tanıtımına katkı sağlamak amacıyla 5 bin kişiyi rabyüs ile Divriği’ye götürüyor.
“Kültürel değerlerimize sahip çıkıyoruz” sloganıyla başlatılan çalışma kapsamında tüm kurum ve kuruluş çalışanları ile yerli ve yabancı öğrenciler Divriği Ulu Camii ile buluşturuluyor.
Öğrenci gruplarının yoğun ilgi gösterdiği tanıtım programında Ulu Camii ve Darüşşifası görenleri kendine hayran bırakıyor. Cami görevlileri eşsiz mimari ve taşlara işlenen figürler hakkında bilgiler veriyor.
Cumhuriyet Üniversitesi, Atılım Üniversitesi ve Ufuk Üniversitesi öğretim üyeleri ile C.Ü. Edebiyat Fakültesi, Mütercim-Tercümanlık Bölümü öğrencilerine de Divriği tanıtıldı.
Program hakkında görüşlerini açıklayan Mütercim-Tercümanlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Emel Özkaya, “Kültürel Gezimize 20 öğretim elemanı ve 100 öğrenci (50 Mütercim-Tercümanlık Bölümü ve 50 İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü) katılmıştır. Derslerde vermiş olduğumuz bilgilerle yetinmeyerek, öğrencilerimizin birlikte algılayabilmek amacıyla düzenlediğimiz bu gezi son derece verimli geçmiştir. Bölümümüzden geleceğin Mütercim-Tercümanı olarak mezun olacak öğrencilerimizin, bu tür değerlerimizi keşfetmek, yerinde görmek ve zamanı geldiğinde Fransızca ve İngilizce olarak dış dünyaya tanıtmak ayrıca önem taşımaktadır” dedi.
DİVRİĞİ’NİN TANITIMINA 75 LİRA KAYNAK AKTARILDI
Divriği’nin tanıtımına destek olmak için 2015 bütçesinden 75 bin lira kaynak aktardıklarına dikkat çeken Yönetim Kurulu Başkanımız Osman Yıldırım, “Sivas’ta turizmin gelişmesi açısından Divriği Ulu Camii’nin tanıtılmasını önemsiyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmalarımız içerisinde Divriği Ulu Camimizin tanıtılmasını kendimize görev atlettik. Bu yıl 5 bin kişiyi rabyüs ile Divriği’ye götürerek Sivas turizminin gelişmesine katkı sağlayacağız. Bu eşsiz eseri herkesin görüp, tanımasını hedefiliyoruz” dedi.
DİVRİĞİ ULU CAMİİ CENNET KAPISI
Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan Ulu Camii ve Darüşşifası, 1228 yılında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, eşi Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmış, ilk islam eseridir.
“ANADOLU`NUN ELHAMRASI”
İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkati çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından, “Anadolu`nun El-Hamrası” olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor.
Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası`nda, ışık ve gölge oyunları güçlü şekilde hissediliyor.
Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kur`an dinletisiyle tedavi edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri de yer alıyor. İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve bezemelerinin Anadolu`da başka bir örneği bulunmuyor.
Evliya Çelebi`nin, “Üstad-ı mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır” ifadesini kullanmıştır.
Camiinin cennet kapısını gösteren bu eser ise üzerindeki tüm motiflerin cenneti tasvir etmesi sebebiyledir. Kuran-ı Kerim’de geçen ayetlerdeki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri burada taşa nakşedilmiştir. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır.
Sağ taraftaki yıldız bordüründe "Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti ebedi olsun" ifadesi, simetrisinde ise Ayetü’l-Kürsi`nin, "Allah`tan başka ilah yoktur, sadece O vardır" anlamındaki kısmın metni yazılıdır.
Zirve noktasındaki kitabede "Sultanu’l-muazzama, halifenin yardımcısı Alâeddin Keykubat zamanında" yazmaktadır. Bu camiyi yaptıran Beylik, Selçuklu Devleti’ne bağlı olduğundan, devletin başındaki sultanın ismine özellikle cennet kapıda yer vererek Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat`ı yüceltmiştir.
Kapı üzerinde, hayat ağacı motifleri ve sonsuzluğu ifade eden rozetler bulunmaktadır. Hayat ağacı motifi ebediyeti, ölümden sonraki ahiret hayatını ve cenneti sembolize etmektedir. Ayrıca, altında ateş yanan kazanları gösteren motiflerle, az da olsa cehennem hatırlatılmıştır. Kazan üzerinde devam eden sütunlara hiçbir motif işlenmeyerek cehennemin boş, cennetin ise güzelliklerle dolu olduğuna vurgu yapılmıştır.
Kapının kitabesi bu yapının en nadide kısımlarından biridir. Kitabenin başlangıç parçasında “gül” son parçasında ise “bülbül” motifi işlenerek bu eserin yapılış gayesi dile getirilmiştir: Gül peygamberimizi; bülbül ise onun Allah’a olan aşkını simgelemektedir.